Karadeniz’in herhangi şehrinde daha önce bulunmadıysanız farklı bir dil duymuş gibi tepki verebileceğiniz Trabzon, Türkiye’nin en renkli kentlerinden biridir. İnsanının sıcaklığıyla, Trabzonspor fanatikliğiyle, her bir halini şaşkınlıkla karşılayabileceğiniz kültürüyle ve yüzyıllara dayanan tarihi ile Trabzon!

Sahilden Giresun ve Rize ile, güneyinden ise Gümüşhane ve Bayburt’la sınır komşusu olan şehir, Doğu Karadeniz Bölgesindedir. Yıl boyunca birbirinden renkli görüntüler ile karşılaşabileceğiniz kent, Karadeniz denildiğinde akla gelen yerlerin başındadır. Zigana Dağlarının arasındaki yerleşimin her bir köşesi adeta cennetten bir parça olan tabiatı ile göz kamaştırır. Yüksek kesimlerindeki dağlarında ve ormanlarında çeşitli fauna ve flora hayatına ev sahipliği yapan bölge, tam anlamıyla doğanın kucağındadır.

Büyükşehirlerin insan ve araç trafiğinden uzakta, huzurlu bir yer arayanlar için ideal tatil rotası olan Trabzon, aynı zamanda Türkiye’nin yayla turizmi merkezidir. Yıl boyunca yeşil kalabilen bir coğrafyaya hakim olan Trabzon’u ikliminden dolayı belli zamanlarda seyahat etmeniz daha doğru olacaktır. Özellikle bahar ve yaz ayları yayla turizmi için ideal zamanlar.

Karadeniz'le Özdeşleşen Şehir
Karadeniz’le Özdeşleşen Şehir

Şehir 4000 yıllık geçmişe sahip olmasının avantajı ile bugün yalnızca belirli bir kesime hitap etmez. Özellikle uzun yıllar boyunca Rum İmparatorluğu altında kalan kent, bunun beraberinde bu medeniyetinde bir nevi kültür taşımacılığını üstlenir. Tüm bunlar neticesinde gerek şehir merkezinde, gerekse çevresinde hala yüzyıllar öncesine ait kiliselere, camilere, manastırlara, müzelere, sinagogla ulaşabilirsiniz.

Maçka ilçesine bağlı Altındere Köyünde yer alan Sümela Manastırı, Ortodoks kökenli bir yapıdır. Halk arasında yıllar boyunca “Meryem Ana” olarak da adlandırılan manastır, Trabzon’un en ünlü sembolüdür. Dik ve zorlu bir dağın yamaçlarındaki yapının iki rahibin aynı gece rüyalarında Hz. İsa ve Hz. Meryem’i görmesi üzerine kurulduğu rivayet edilir. Bizans döneminde inşa edilen Sümela Manastırı, dış görkemi ile olduğu kadar içinde bulunan şapelleri, kutsal bölümleri, kütüphanesi, öğrenci ve misafir odaları ile de dönemi aydınlatır. Yüzyıllar boyunca orijinalliğini muhafaza etmeye çalışan yapı, belirli dönemlerde özgünlüğüne zarar verilmeden restore döneminden geçirildi. Fresklerinde ince bir işçiliği görebileceğiniz Sümela Manastırı, 6 katlıdır. İçindeki resimler ve figürler ile kocaman bir dönemi aydınlatan yapı, şehri seyahatinizde görmeniz gerekenler listesinde ilk sırada gelmeli.

[insert page=’trabzonda-yapilacak-seyler’ display=’content’]