Trakya’nın yöresel tarzını en güzel şekilde anlatan, Marmara ve Karadeniz’e kıyısı olan Tekirdağ, ülkemizin en sevimli şehirlerinden biridir.

Küçük bir şehir olmasına karşın yüzyıllar boyunca farklı uygarlıkların elinde şehir hayatına devam eden Tekirdağ, bugün kültürel, tarihi ve doğal güzelliklerinin birleşimi ile muhteşem görüntülere kapılarını açar.

Özellikle son yıllarda genç nüfusun yaz aylarında fazlasıyla rağbet gösterdiği kent, kıyı şeridinde bulunan Şarköy ve Kumbağ gibi yerleşimleri ile köklü tatilcilerin de önemli merkezi olmaya devam ediyor.

Öncelikle seyahatini kültürel ve tarihi değerlere de ayırmak isteyenler için Tekirdağ Arkeoloji Müzesi, mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında gelir. Trakya kültürünü anlatma da yardımcı olan müze, milattan önce 4500 yılından günümüze kadar gelen tüm tarihe ev sahipliği yapıyor. Yıllar içinde şehirdeki dönem halkının yaşam biçimlerini, günlük eşyalarını, kıyafetlerini ve savaş anında kullandığı kesici aletleri sergileyen müze; Helenistik, Roma ve Bizans dönemi eserleri ile derin bir tarihi aydınlatır.

Kartpostallık Görüntüsü ile Uçmakdere

Kartpostallık Görüntüsü ile Uçmakdere

Tekirdağ denildiğinde akıllara ilk gelen ise vadilerin ucundaki göz alıcı doğasıdır. Bunun keyfini en güzel şekilde çıkarabileceğiniz yerlerin başında ise yamaç paraşütünün Türkiye’deki en güzel noktalarından olan Uçmakdere gelir. Şarköy ilçesine bağlı Uçmakdere, Ganos Ormanlarının muhteşem görüntüleri eşliğinde adrenalin dolu dakikalar ile hayatınızın en keyif verici noktalarından birine eşlik eder.

Tekirdağ’a 35 kilometre uzaklıkta olan Uçmakdere, üzümü ile meşhur ve Tekirdağ’ın tek mavi bayrak ödülüne sahip plajları ile ünlü Şarköy’e bağlıdır. Özellikle batı merkezli şehirlere elverişli konumu ile doğa turizmi meraklıları için daimi adreslerden olen bölge, aynı zamanda Marmara kıyılarının bugüne kadar en bakir kalan köyleri arasındadır.

Üç tarafı derin vadiler arasında kalan Uçmakdere, dik yamaçları ile ürpertmiyor dersek yalan olur… Muhteşem bir coğrafyaya sahip olan bölge özellikle adrenalin dolu doğa sporlarının an merkezleri arasında gösterilir. Eski bir Rum yerleşimi olan kasabanın bugün birçok bölümünde Rum evlerine rastlayabilirsiniz. Eskiden şarap ve ipek böceği üretimi ile bulunduğu bölgenin önemli bir konumundan bulunan yerleşim, aynı zamanda Hristiyanlığın önemli merkezlerinden biri olarak bilinir. Etrafında bulunan manastır kalıntılarından bunu açık bir şekilde gözlemleyebilirsiniz.

Uçmakdere’nin asıl ünü ise 625 metre yükseklikteki Nişantepe üzerinden yapılan yamaç paraşütüdür. Muhteşem doğa manzaralarını eşliğinde yapacağınız bu keyifli serüven sonrasında Tekirdağ köftesi yemeden ve Uçmakdere’nin mis gibi denizine girmeden geri dönmeyin!