Kınalıada, Prens Adaları’nın dört adasından en küçük olanıdır. 1356 kilometrekare bir alanı kapsar. Adını ise kum taşı uçurumlarının kızıl renginden almıştır. İstanbul Kadıköy ilçesine en yakın olan adadır. İklim olarak diğer adalara göre soğuk ve serttir. Taş ve maden açısından zengin bir yapıya sahiptir. Ağaç miktarı azdır.

Kınalıada’da diğer adalar gibi sürgün amaçlı kullanılmıştır. Bir çok imparator, imparatoriçe ve önemli şahıslar buraya sürgün edilmiştir.
1071 yılında Selçuklu Sultanı Alpaslan’a esir olan Romanos Diagonos İstanbul’a gelince tahttan indirilmiş ve adada bulunan manastıra kapatılmıştır ve ölene kadar burada kalmıştır. Ünlü ebediyatçı Fazıl Ahmet Aykaç burada yaşamıştır.

Diyojen’in Sürgün Edildiği Yer KınalıadaBizans surları, Haydarpaşa Limanı ve Tophanı Rıhtımı’nın inşasında adadaki taşlar kullanılmıştır. Bizans dönemindeki sürgünlerin bir çoğu bu adaya yapılmıştır. Buraya sürgün edilenlerden en meşhuru ise Romen Diyojen’dir. 1800’lü yılların ortasında adaya yerleşim başlamış. İlk etapta Ermeniler buraya gelmişler. 1857 yılında ise Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilise ile Enersesyan

Ermeni Okulu, 1869 yılında da Ortodoks Panayia Kilisesi ve Rum İlkokulu yapılmıştır. Farklı kültürlerden bir çok millet burada yaşamıştır. 1935 yılında ise Türk İlkokulu eğitime başlamış. Kınalıada Cami ise 1963 yılında hizmete açılmıştır.

Kayalık bir ada olduğu için ağaçlık alan yoktur. Adanın dikkat çekici bir özelliği de Çınar Tepesi üzerinde bulunan televizyon antenleridir. Adanın eski yıllarda elektriği ve suyu bulunmuyormuş. Elektrik ise 1946 yıllında gelmiş. Su ise tankerlerle sağlanıyormuş. 1981 yılında ada suya kavuşmuştur.

Adanın kendine has bir yapısı ve yaşamı vardır. Küçük ve az nüfusu olması sebebiyle diğer adalara nazaran biraz daha sessiz ve sakindir. İstanbul’a yakın olması nedeniyle de en çok tercih edilen yerdir. Sahilinin iskeleden başlayıp, ulaşımının kolay olması sebebiyle de tercih edilmektedir. Buraya gelip bisiklet sürebilir, sahildeki restoranlarda yeme-içme ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Yaz aylarında gelirseniz şayet denize girip, yüzmenin keyfini çıkarabilirsiniz. Tarihi evlerin ve eşsiz manzaranın bol bol fotoğrafını çekebilirsiniz.

Kınalıada yapısı nedeniyle çıplak olduğu için burada piknik yapma olasılığınız ne yazık ki yok. Ancak Kumluk Plajı, Kınalıada Plajı, Ayazma Plajı, Ülker Plajı, Köseoğlu Plajı’nda bir yandan bir şeyler içip, yiyebilir diğer yandan güneşlenmenin keyfini yaşayabilirsiniz.

Buraya gelmişken Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kililesi, Hristos Manastarı, Panayia Kilisesi ve Sirakyan İkiz Evleri’ni ziyaret edebilirsiniz.