TatilCity.NETTatilCity.NET

Batman Gezi Rehberi

Batman Gezi Rehberi

Batman Gezi Rehberi


Dicle Nehri ve onun yan kolları olan Batman ve Garzan çayları arasındaki havzada kurulu olan Batman, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini Orta doğuya bağlayan karayolunun kenarında yer alır. Orta Çağda bu bölgede bulunduğu Evliya Çelebi, Şerefhan Bidlisi ve Moltke gibi Müslüman ve farklı inançlardan seyyahların tümü, yazdıkları gezi notlarında ve eserlerinde, Batman isminden sıkça bahsediyor. Batman Nehri kenarındaki Batman Köyü, Batman Eyaleti veya Batman Beyliği gibi yerleşim yerlerinden hareketle, Maiferkeyn (Silvan) ve Hezo (Kozluk) Beyleri ile yaşanan çatışmalarından ve elde edilen ganimetlerinden söz edilir. Çeşitli tarihi kaynaklardan da anlaşıldığı üzere Batman, Orta Çağdan bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve Batman Çayı’ndan gelen adıyla bütünleşmiş bir kenttir.
Öte yandan 1935’e kadar, bugünkü yerinde bulunan İluh Köyü’nü güneyden çevreleyen Raman Dağlarında 1940 yılında petrol bulununca, İluh Köyü’nde kayda değer gelişmeler yaşandı. Yakınından geçen Batman Çayı ile bütünleşen kent, 1950 yılında İluh adının kullanımı terk ederek, Batman adını aldı. Bugün modern bir görünüme sahip olan ve Orta Çağdaki coğrafi konumunu koruyan Batman kent merkezine 1944 yılında Haydarpaşa-Kurtalan demiryolu ulaştı. Batman; 1947 yılında bucak, 1957 yılında ilçe, 16 Mayıs 1990 tarihinde ise il statüsüne kavuştu. Daha önce Mardin’e bağlı Hasankeyf, Gercüş ile Siirt’e bağlı Beşiri, Kozluk ve Sason ilçeleri ise Batman’a bağlandı. Kuzeyde Muş, batıda Diyarbakır, doğuda Bitlis ve Siirt, güneyde Mardin illeri ile çevrili olan Batman, 560 metre rakımdadır. Batman’ı çevreleyen Sason Meleto, Avcı, Meydanok ve Raman Dağı zengin maden ve petrol yataklarına sahiptir.

Kentin her ilçesinde tarihi adımlayacak, doğal güzelliklere dokunacaksınız

Beşiri

Beşiri ilçesinin bir yerleşim birimi olarak tarihi M. Ö. 3000 yıllarına kadar uzanıyor. Bu yıllarda Hurri kavimlerinin yerleştiği Beşiri, 1200 yıllarında Asurluların egemenliği altına girdi. Yaklaşık 1400 yıllık bir zaman içinde, sırasıyla; Med, Pers, Makedonya, Part, Roma ve Bizans İmparatorluklarına ev sahipliği yapan ilçe, 1243 yılında Moğolların eline geçti. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim’ in Çaldıran zaferi sonrasında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine dahil olan bölge, Cumhuriyet döneminde Siirt’in Garzan ilçesine bağlı küçük bir köy konumundaydı. 1926 yılında yaşanan sel felaketi sonucu Diyarbakır’ın Elmedine kazası buraya taşındı. İlçe Beşiri ismini alarak, 18 Mayıs 1990 tarihinde Batman iline bağlı ilçe statüsüne kavuştu. Beşiri ilçesi, kuzey ve güneyde dar ve uzun bir şerit halinde kentin  doğusunda bulunur. İlçe doğuda Kurtalan, güneyde Hasankeyf ve Gerçüş, kuzeyde Kozluk ilçesi ve batıda Batman ile sınırlıdır. 889 kilometrekare olan ilçe, 680 yüksekliktedir. İl merkezine 16 kilometre uzaklıkta olan Beşiri, düz bir arazide kuruludur.

Kozluk

Batman ilinin büyük ilçesi olan Kozluk, yüksek dağların etrafında kurulan zengin bir tarihe sahiptir. Evliya Çelebi’den günümüze ulaşan verilere göre bölge halkı eğitimli, hoşgörülüdür. Eski adı Hazo olan ilçede M.Ö. 8000 ila 8600 yıllarına ait arkeolojik kalıntılara rastlanmıştır. Söz konusu arkeolojik kalıntılar Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. İlçenin en eski yerleşim birimlerinden biri olan Kale Mahallesi’nde ve çevresinde bulunan İbrahimbey Camii, Hıdırbey Camii ve Kozluk Kalesi gibi tarihi yapılar günümüze ışık tutuyor. Kozluk Kalesi’nde yaşayan insanlar içme sularını 10 kilometre mesafede bulunan Kandil Kalesi’nden kanallar aracılığıyla sağlanıyordu. Hoza Kalesi, eskiden Sasun ve Kandil Kalesi'nin üçüncü saç ayağı olarak inşa edildi. Bu üç kale arasındaki koordinasyon sayesinde bölge yabancı güçler tarafından işgal edilmesine engel olmuştur.

Angebire bölgesinde bulunan su kaynakları şifa dağıtıyor

Geçmişte Sasun isyanı olarak bilinen gerçekte ‘Hazo isyanı’ olan ayaklanmanın ardından 1938 yılında ilçe konumuna getirilen Kozluk, ilk önce Siirt ardından da Batman'a bağlandı. Stratejik konumu nedeniyle ilçe halkı, 1990'lı yıllara kadar dağ yamacında yaşadılar. Ardından bölge halkı hem artan nüfus hem de toprak sebebiyle Üçyol olarak bilinen ovaya yerleşmeye başladı. İlçede bulunan Angebire bölgesi hem ağaçlık hem de yeraltı su kaynaklarıyla özellikle yazın iyi bir tatil bölgesidir.  Ayrıca ilçede bulunan Halilen köyünde de Sarılık hastalığına şifa verdiği söylenen su yatakları yer alır. Bu kapsamda her yıl gerek bölgeden gerekse bölge dışından insanlar şifa bulmak amacıyla köye gidiyor.

90’lı yıllarda bölgede hakim olan feodalizm, zamanla etkisini yitirdi

Kozluk ilçesinin kuzeyinde Pisyar Çayı, batısında ise güneydoğunun en büyük dağlarından Mereto Dağı bulunuyor. Yaklaşık 30 binlik bir nüfusa sahip olan Kozluk, Türkiye-İran karayolu üzerinde yer alır. 90’lı yılların ortasına kadar güçlü aşiret ve buna bağlı olarak feodalizmin etkisi altında kalan Kozluk’ta süreç içinde aşiret yapısında hızlı bir çözülme yaşandı. Kozluk'ta halihazırda iki tuğla fabrikası, iki halı saha, tam teşekküllü bir hastane, bir konferans salonu, bir aile çay bahçesi ve iki yatılı okul bulunur. Kozluk'a bağlı Ase Köyü çevresinde ise baraj inşaatı çalışmaları sürdürülüyor. Söz konusu barajın bitmesi ile ovada bulunan köylerde sulu tarım uygulamasına geçilmesi ve ilçe ekonomisinin canlandırılması hedefleniyor. Kozluk ilçesi dağ ile ovanın kesiştiği noktada bulunur. Kozluk'a bağlı köylerin yarısı ovalı diğer yarısı ise dağlı şeklinde adlandırılan nüfustan oluşur.

Gercüş

Mardin ile komşu olan Gercüş, 1926 yılına kadar Midyat ilçesine bağlı bir köy konumundayken söz konusu tarihten sonra ilçe statüsüne kavuştu. 1990 yılında Batman’ın il olmasının ardından Gercüş’te Batman’a bağlandı. İlçe, Mardin'e 80 ve Batman'a 59 kilometre uzaklıkta yer alır. Gercüş ilçesinde; sağlık ocağı, devlet hastanesi, öğretmen evi, lise ve yatılı bölge ilköğretim okulu, Anadolu Öğretmen Lisesi bulunuyor. Batman'a 59 ve Diyarbakır'a 160 kilometre mesafede olan Gercüş, bölge tarihi içinde ele alındığında ilçenin tarihsel zenginliği açığa çıkacaktır. Gercüş; verimli ovası, uygun iklimi, coğrafi konumu, bereketli toprakları ve zengin su kaynakları açısından medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Gercüş’te tam olarak ne zaman inşa edildiği bilinmiyorsa olsa da çevresindeki yerleşim yerlerinin tarihi M.Ö.7000 yıllarına kadar geriye gittiği anlaşılıyor. Gercüş’ünde içinde bulunduğu bölgeye ilişkin tarih öncesi döneme ait elde bulunan bilgi, Hurriler’in M.Ö.3000 yıllarında buraya yerleştikleri doğrultusundadır. Buna göre Hurri medeniyeti Fırat’ın kolu olan Habur Çayı ile Asi Irmakları arasında kuruldu. Öte yandan XIX Yüzyılın başlarında Diyarbakır ili Mardin Sancağına bağlı Midyat kazasının bir nahiyesi olan Gercüş, 30 Mayıs 1926 yılında ilçe statüsü kazandı ve 16 Mayıs 1990 tarihine kadar Mardin’e bağlıydı. Ardından Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla il statüsü kazanan Batman’a bağlanan Gercüş, Batman’ın son dönemde gelişme gösteren ilçeleri arasında yer alıyor.

Hasankeyf

Hısınkeyfa olan bu ilçenin adı ‘Kayahisarı’ şeklinde dillendirilir. Eski tarih ve kavimlerde ‘korunmaya uygun yer’ anlamına gelen bu ifade aynı zamanda kalenin yekpare taştan olması nedeniyle çeşitli dillerde Hasankeyf ‘Taş Kalesi’ anlamına geliyor. Hasankeyf’in ne zaman kurulduğuna dair verilerin yetersiz olması kuruluşu hakkındaki görüşleri de ihtimalden öteye taşıyamamıştır. Ancak buna rağmen şehrin jeopolitik yapısı ve mesken olarak kullanılan çok sayıda mağara bulunması Hasankeyf’in eski bir yerleşim merkezi olduğu yönündeki öngörüyü destekliyor.
Diyarbakır ve Cizre şehirleri arasında kara ve suyollarının üzerinde olması, savaşların yaşanmaması ve ticaret yollarının buradan geçmesi nedeniyle Hasankeyf kültürlerin kavşak noktası konumuna geldi. Bu doğrultuda İran ve iç Asya kültürleri, doğu Akdeniz, Mezopotamya, Roma ve Bizans medeniyetleri Romalılar sınırı denetim altında tutabilmek için Hasankeyf’e kale inşa ettirdi. M.S. 633 yılında Bizanslılar bölgede koruma korunma amaçlı inşa ettiği kale ve yapıt, şehrin Müslümanlar tarafından fethedilmesi sonucunda Müslümanların eline geçti. Hicri 17. yılda Hasankeyf İslam ordularının denetimi altına girdi. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Selçuklular ve 1232 yılında Eyübi Sultanı El-Kamil El-Malik tarafından ele geçirilen Hasankeyf’te söz konusu dönemde birçok yapı inşa edildi. Özellikle ilim, sanat ve kültürel alanda miraslar bırakan bölgede mimari alanda faaliyet gösteren Eyyübiler, kente önemli değerler kazandırdı.

Sason

Sason ilçesi ve bölgenin demografik yapısını çoğunlukla Basra’dan göçen ve sonradan Türk-İslam kültürü içinde yoğurulan ve Karduklarla (Bohtlarla) akrabalık kuran Arap kabileleri oluşturuyor. Sason ilçesinin eski adı ‘Kabilceviz’dir. Kelime anlamı cevizi bol yer anlamına gelir. Sason adı Türkiye Cumhuriyeti tarafından verildi. Sason üzerinde Zok’ta bulunan dili Arapça olan Garzan aşireti Kurtalan’dan Muş’a kadar uzanan bölgede hakim oldular. Dili Kürtçe olan Hiyan aşireti ise Silvan, Yücebağ ve Muş ili yörelerinde etkili oldu. 1864 yılında Osmanlı yönetiminde eyaletler yerine vilayetler kurulurken, Sason Siirt Sancağı ile birlikte Diyarbakır iline bağlandı. Nitekim 1871 tarihli Diyarbakır Salnamesi’nde Sason ilçesi Siirt Sancağına bağlı olduğu belirtilir. 1844’lerden sonra Siirt Sancağının Bitlis’e adından Cumhuriyet dönemine kadar Muş iline bağlıydı.
Cumhuriyetten sonra Sason ilçesi kesin olarak Siirt’e bağlı bir kaza konumuna getirildi. 1938 yılında Kozluk ilçesi, Sason bucağı iken, söz konusu tarihte ayrılarak ilçe statüsü kazandı. Sonunda Sason, 16 Mayıs 1990 tarihinde Batman’ın il olmasının ardından Siirt vilayetinden ayrılarak, Batman’a bağlandı.

Aktarmalı uçuşlarla Batman’a ulaşım hiç de zor değil

Karayolu

Doğu, batı ve kuzeyden gelen yolların kesişim noktasında bulunan Batman il merkezinden 24 saat süreyle Türkiye’nin bütün illerine kesintisiz, ekonomik, güvenli ve konforlu otobüslerle seferler düzenleniyor.

Havayolu

THY tarifeli uçağı her gün Batman hava alanından Ankara ve İstanbul’a direkt, diğer illere de aktarmalı olarak uçuş seferi yapılır.

Demiryolu

Haydarpaşa-Kurtalan Devlet Demiryolu Hattı Batman il merkezinden geçiyor. Trenle yolculuğu ve yük taşımacılığı tercih edenler, bu alanda hiçbir zorlukla karşılaşmadan seyahat edebilir.
Batman Gezi Rehberi

Batman Gezi Rehberi


Siz hiç Sason Çayının hırçın sularında rafting yaptınız mı?

Tabiatın bütün güzelliklerinden fazlasıyla nasibini alan Batman’da, renklerin bütün tonlarını içinde barındıran çiçekleri ve bitkileriyle, sarp ve yalçın kayalıklarıyla doğada sadece gezmek ve keşfedilmeyen güzelliklere dokunmak bile baştan çıkarıcıdır. Tarihsel ve doğal güzellikleri ile öne çıkan Batman’da isterseniz doğa sporlarıyla da tatilinizi renklendirebilirsiniz. Gerek bölge insanı gerekse dışarıdan gelen ziyaretçilerine farklı aktiviteler sunan Batman, adeta bir yılan gibi kıvrılarak ovaya süzülen Sason Çayı ile özellikle mart ve nisan aylarındaki geçit vermez azgınlığıyla sizi bambaşka bir heyecana davet ediyor.
Bu mevsimde her zaman rafting sporuna uygun bir zemin hazırlayan ve baş döndürücü bir hızla akışını sürdüren Sason Çayı, bu sporu sevenler için gayet uygun bir ortam yaratmakla kalmıyor. Belki de tatiliniz açısından en unutulmaz karelerinde arka fonunu oluşturacak. Yaklaşık 30 kilometrelik bir parkur olan söz konusu güzergâhta binlerce yıllık su akışının meydana getirdiği derin kanyonlardan geçerken, çayın şırıltısına karışan yırtıcı kuşların çığlığı ve gök kubbenin üzerinize oluşturduğu siperden başka gözleriniz ve kulaklarınız hiçbir şeyi görmüyor ve duymuyor olacak. Siz de bu heyecanı yaşamak istiyorsanız, Batman yolculuğunuzda rafting heyecanını listenize eklemeyi unutmayın. Tam bir macera yaşamak isteyenler için sizleri bekleyen Sason, tatilinize farklı bir renk katacak.
Tüm bunların dışında Batman il sınırları içinde doğa aktivitesi niteliği taşıyan mağara turizmi, sportif olta balıkçılığı, dağ ve doğa yürüyüşü ile yaban hayatına uygun yer ve mekânlar bulmak da oldukça kolaydır. Hasankeyf ilçesi ve kırsalında hem doğal hem de insan eliyle oyulmuş mağaralar, Dicle Nehri ve yan kolları olan Batman ve Garzan Çaylarında sportif olta balıkçılığı, Mereto, Aydınlık ve Raman Dağlarında doğa yürüyüşü ve kış sporları bu aktivitelere örnek olarak verilebilir.
Batman Gezi Rehberi

Batman Gezi Rehberi


Mezopotamya’nın bereketli topraklarıyla beslenen halklar, kardeşliğin ve birlikteliğin öncüsü oldu

Tarihi kaynaklara bakıldığı zaman, insanların ilk defa yerleşik hayata geçtiği ve ardından medeniyetler kurduğu yerlerin başında Mezopotamya gelir. Dicle ve Fırat Nehirleri arasında kalan bol alüvyonlu ova ve bereketli topraklar geliyor. Kuzey Mezopotamya’yı sulayarak geçen Dicle Nehri ve onun yan kolları olan iki büyük nehir durumundaki Batman ve Garzan çaylarının Batman il sınırları içinde olması kente kayda değer avantaj sağladı. Özellikle bu nehirler kıyısında yapılan araştırmalarda çok sayıda tarihi eser bulundu ve bulunmaya devam ediyor. Bu araştırmalardan birini de ABD’li Prof. Dr. Michael Meir Rosenberg yaptı. Rosenberg, 1991-1994 yılları arasında Batman Çayı kıyısında bulunan Hallan Çemi Höyüğü’nde yaptığı kazılarda Neolitik döneme ait kalıntılar elde etti. Bu bölgede bulunan kültür ve tabiat varlığı özelliği taşıyan tarihi eserler, höyük, tümülüs, kaya mezarları ve mağara konutları, insanların bu nehirler kıyısındaki on bin yıllık yerleşim kurduklarını kanıtlıyor.
Buradan hareketle on bin yıllık kültür birikimine sahip olduğu kabul edilen Batman’da bulunan petrol sanayii ve tesislerine paralel olarak yatırımlar arttı. Bölgeye yönelik bu yatırımlar, insanların ‘Altına Hücum’ eder buraya göç etmesine neden oldu. Batman’a yapılan bu göç, beraberinde farklı bir kültürleri de  bölgeye taşıdı. Bu sosyal ve kültürel doku ile folklorik yaşam, çok sesli ve renkli şekilde Batman’da kendini gösteriyor. Her alanda kendini gösteren bu zengin kültürel potansiyel, Batman’da farklı inanç, kültür ve halkların birlik ve beraberliği açısından bir şans olarak kabul ediliyor. Güneydoğu Anadolu bölgesinin çok kültürlü kenti olan Batman, çok sayıda tarihi ve turistik alanı bugüne kadar taşımayı başardı. Kentte, her bir tarihi yapının bir kardeşlik anıtı gibi günümüze uzanması ise farklı kuşak ve inançlara ‘halkların kardeşliği’ açısından verilen en güzel cevaptır.

Manastırlar, camiler, kaleler, hanlarla Batman’da tarih yolculuğuna hazır mısınız?

Yolunuz Batman’a düşerse acaba Batman’da nereye gitsek nereyi görsek diye düşünmenize gerek yok. Sizler için Batman’ın gezilebilecek yerlerini sizler için derledik.

Antik Kent Hasankeyf

Ne zaman ve hangi medeniyet tarafından kurulduğu bilinmese de Hasankeyf, sahip olduğu jeopolitik özellikleri uygun iklim koşulları, verimli toprakları, zengin su kaynakları ile tarihinin çok eskilere dayandığı ihtimalini güçlendiriyor. Hali hazırda zaman zaman bazıları mesken olarak kullanıldığı tahmin edilen çok sayıda mağara, insanların çok eski çağlarda buraya yerleştikleri ve yaşadıkları savını destekliyor. Elde edilen bilgiler ışığında; Hasankeyf Kalesi’nin kurulmasının, MS. 4.’cü yüzyıla rastladığını söylemek mümkündür. Bu yüzyılda, Diyarbakır çevresini ele geçiren Bizans İmparatoru Konstantinos, bölgeyi korumak amacıyla iki sınır kalesi inşa ettirdi. Bu iki kaleden birisi de Hasankeyf Kalesi’dir.
Kale, Sasanilerin siyasi arenada güç kazanmasıyla daha sağlam şekilde yeniden tahkim edildi.  Hasankeyf, MS. 639 yılında Emeviler tarafından fethedilir. Bu tarihten sonra ise; Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ye Osmanlılar bölgede egemenlik kurdu. Hasankeyf en parlak dönemini Artuklular döneminde yaşadı. Kent merkezinde bu dönemden kalma birçok tarihi esere görmeniz mümkündür.

Memikan Köprüsü

Memikan Köprüsü’nün yapım tarihi konusunda kesin bilgi bulunmuyor. Yörede bulunan Hasankeyf, Malabadi ve Cizre’deki taş köprülerle karşılaştırıldığında bu köprü inşaatında kullanılan taş malzemelerin diğer köprülerin yapımında kullanılan malzemelerle büyük bir benzerlik gösterdiği anlaşılıyor. Ancak 6. yüzyılda Müslümanların bölgeye hakim olmasından sonra da yapılmış olabilecği düşünülüyor. Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Garzan Ovası’ndaki yerleşim birimlerinin, özellikle Hasankeyf’le olan ticari ilişkisini sağlayan Memikan Köprüsü, İpek Yolu’nu Garzan Çayı üzerinden diğer tarafa bağlayarak, stratejik bir nokta oluşturdu. İlk çağdan orta çağın ilk yarısına kadar ki süreçte, Garzan Çayı’na paralel Hasankeyf üzerinden Kuzey Mezopotamya’ya ulaşımın sağlanmasında ve beylikler arası ticari ilişkilerin sürdürülmesinde etkili olan Memikan Köprüsü, halihazırda harap durumdadır. Gizli kalmış kalıntılara ev sahipliği yapan Batman gezinize Memikan Köprüsü’nü mutlaka eklemelisiniz.

Malabadi Köprüsü

Evliya Çelebiye göre Malabadiş Köprüsü, Abbasiler dönemine ait mimari bir şaheser olma özelliği taşır. Abbasi hanedanına mensup zengin bir tüccarın hayrat için köprüyü yaptırdığı da seyahatnamede verilen başka bilgidir. Ancak, köprünün Artuk Oğulları Beyliği dönemine ait olduğu ve Artuk’un torunlarından İlgazi oğlu Timurtaş tarafından 1147 yılında yaptırıldığı da rivayet edilir. Mostar Köprüsü’ne çok benzeyen Malabadi Köprüsü, tek kemerlidir ve köprünün içine iki yoldan girmek mümkündür. İçinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlikelerden korunması için odalar bulunur. Geçmişte sadece ulaşımı sağlamakla kalmayan köprünün birçok fonksiyonunun olduğunu da bu verilerden anlıyoruz. İnsanlara sağladığı tüm faydaların yanı sıra bir sanat harikası olarak da değerlendirilen Malabadi Köprüsü, Batman’daki diğer tarihi eserler ve yapılar gibi meraklıları tarafından mutlaka görülmelidir.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesine 20 kilometre mesafede olan ve Batman Çayı üzerinde yer alan Malabadi Köprüsü, özellikle tarihle ilgilenenlerin görmesi gereken yapıların başında geliyor. Batman gezinizde kendinizi çok farklı bir atmosferde hissedeceğiniz Malabadi Köprüsü ziyaretinizden sonra rotanıza  Memikan Köprüsü ve On Kemerli Devlet Demiryolları Köprüsü’nü de eklemeyi unutmayın.

On Kemerli Köprüsü

Devlet Demiryolları’nın 1944 yılında Batman’a ulaşmasına vesile olan ve yine aynı tarihte inşaatı biten On Kemerli Köprüsü, söz konusu döneminin mimarlık harikası olarak adlandırılıyor. Batman Çayı üzerine yapılan tren geçişinin yanı sıra insan ve hayvan geçişine de olanak sağlayan köprü, Batman kent merkezine yedi kilometre uzaklıktadır. Köprünün başka bir özelliği de, İkinci Dünya Savaşı’nın küresel ölçekte tüm şiddetiyle sürdüğü 1939 ila 1944 yılları arasında yapılmış olmasıdır. Bu süreçte yeni Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin, ülke kalkınması ve imarı için uğraş verdiğinin yegane bir ispatı niteliğindedir.

Hızır Bey Cami

Batman’ın Kozluk ilçe merkezinde yer alan Hızır Bey Camii, ilçenin en büyük camisi konumundadır. Miladi 1512 yılında Sason ve Hezo (Kozluk) Beyi Ebubekir Roşkinin oğlu Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır. Adını banisinden alan caminin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı caminin kitabesinde açıklanmıştır. Batman’ın yüzyıllara yayılan saklı tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken Hızır Bey Camii, Batman gezinizin içinde yer almalı.

İbrahim Bey Camii

Batman’ın Kozluk ilçe merkezinde bulunan bu İbrahim Bey Camii’nin giriş kapısı üzerinde bulunan kitabede; 1705 yılında Garzan aşiretinden İbrahim bey tarafından caminin yaptırıldığı anlatılır. Caminin minaresi beş kenar bir kaide üzerine inşa edilmiştir. Yüksek mimari değer taşıyan caminin minaresi çift yollu olarak inşa edilmiştir. Söz konusu yollardan biri 100, diğeri ise 99 basamaklıdır. Caminin kitabesi günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Oldukça sağlam yapısı ile cami, minaresi beş kenar bir kaide üzerine kuruludur. Minarenin bir diğer özelliği ise çift yollu olmasıdır.

Mor Kiryakus Manastırı

İlk çağda döneminde sınırları Dicle Nehri’nin güney kıyısından başlayıp Suriye sınırına kadar uzanan bölgeye Turabidin denilirdi. Süryani Hıristiyanları tarafından kutsal kabul edilen Turabidin bölgesinin en uç noktasında Mor Kiryakus Manastırı önemli yer tutardı. Söz konusu bölgede yer alan 80’e yakın kilise ve manastır bölgenin dini yapısı hakkında bilgi verir. Manastır girişinde ana kapı üzerinde ve iç avluda bulunan kemerli kapı üzerinde Süryanice yazılmış iki taş kitabe bulunur. İlk kitabede Halebli Salibo isimli bir şahıstan bahsedilir. Fakat manastırın yapım tarihi hakkında bir bilgiye rastlanmaz.
Öte yandan 4. yüzyılda Halep’ten Turabidin bölgesine gelerek insanları vaftiz ederek Hıristiyanlaştıran misyoner keşişler, özellikle Kuzey Mezopotamya ovasına hakim tepe ve kayalıklar üzerine manastırlar kurardı. Kıra Dağı’nın Kuzey Mezopotamya ovasına bakan doğu yamacında bulunan Mor Kiryakus Manastırı da bu şekilde inşa edilir. Manastırın yaklaşık M.S. 457 yılında yapıldığı düşünülür. Çünkü 4. Yüzyılda yapılan kilise ve manastırlarda çan kulesi yapılmıyordu. Mor Kiryakus Manastırı’nda da çan kulesinin bulunmayışı varsayılan inşa tarihini doğrular. Zira manastır ve kiliselerde çan kulesi yapımı, İslamiyet’in yayılmasıyla cami minarelerinden esinlenerek ilave edilmiştir.

Bozikan Kalesi

Sason ilçesinin 25 kilometre kuzeyinde bulunan Kaleyolu (Bozikân) köyünde bulunan Bozikan Kalesi, Bizans dönemine ait diğer kalelerde olduğu gibi 4. yüzyıl yapıları arasında yer alır. Kalenin, doğudan batıya ulaşımı sağlayan İpek Yolu’nun bölgedeki kontrolünü sağlayan bir görev üstlendiği düşünülür. Kalenin Bizans döneminde yapıldığına dair bilgiler de bulunur. Bölgedeki diğer kaleler gibi 4. yüzyılda inşa edilen kale, varsayımlara göre, bu bölgeden geçen İpek Yolu’nun kontrolünün sağlanması amacıyla yapıldı. Batman-Sason’a 25 kilometre mesafede bulunan Bozikan Kalesi, köklü bir tarihe tanıklık eden kalıntılarıyla geçmişten geleceğe ışık tutuyor.

Hasankeyf Kalesi

Yekpare taştan yapılan Hasankeyf Kalesi, Dicle nehri kıyısında ve nehirden 200 metre yüksekliktedir. M.S. 363 yılında Süryani piskoposluğunun merkezi olarak Bizanslılar tarafından yapılan kale, Hıristiyanlığın bu bölgede yaygılaşmasında oldukça etkili olmuştur. Daha sonra Kadıköy Konsülü tarafından M.S. 451 yılında Hasankeyf’teki Piskoposluğa Kardinal unvanı verilir. Oldukça korunaklı ve ele geçirilmesi zor yapısıyla kale, Bizanslıların doğuda yaptıkları en sağlam kale olma özelliği taşır. Yekpare taştan yapılan Hasankeyf Kalesi, ‘Hısno Koyfa’ olarak da bilinir. Bu da Kaya Kalesi demektir.
Yaklaşık 300 yıllık Bizans hakimiyeti döneminde dini bir misyonu olan Hasankeyf Kalesi, İslamiyetin ardından, sırayla; Abbasiler, Mervaniler ve Hamdanilerin egemenliğine geçti ve 638 yılında Halit Bin Velid’in komutanı İyaz Bin Ganem tarafından fethedildi. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Selçukluların Anadolu’ya girmesiyle birlikte bu bölgede hakimiyet kuran Artuk Oğulları Beyliği sınırları içinde kalan Hasankeyf Kalesi, Artuk Oğulları tarafından imar edilerek iskana açıldı. 1260 yılında Moğollar tarafından istila edilince, halk şehri terk etti. Kaleye ve yamaçlardaki mağaralara sığınan halk, Hülagu zulmünden kısmen de olsa kurtuldu.
Öte yandan iki kapısı bulunan Hasankeyf Kalesi’nin doğu kapısına İmam Abdullah Kapısı, batıdaki kapısına da Sır Kapısı denilir. Kaleye basamaklı merdivenler şeklindeki yollardan çıkılır. Kale duvarlarında birçok kitabe yer alır. Kaleye su taşımak amacıyla Dicle Nehri’ne inen biri açık diğeri gizli olmak üzere iki de yol yapılmıştır. Her biri 200’er basamaklı olan bu merdivenler sağlamlığını halen korumaktadır. Aynı zamanda birçok kitabesi bulunan kale, Batman’ın tarihi kaleleri arasında en ünlü olandır.

Hallan Çemi Höyüğü

Batman’ın Kozluk ilçesi Kaletepe Köyü sınırları içinde kalan Batman Çayı kıyısında bulunan Hallan Çemi Höyüğü, neolotik döneme ait 10 bin yıllık geçmişe sahiptir. İnsanlığın yerleşik hayata geçişinin ilk ayak izlerini taşıyan bölgede yapılan arkeolojik kazılar, insanların ilk defa tarımla uğraştığı ve yabani tohumlarla mercimek ve bezelye elde ettikleri kesinlik kazanmıştır.
Hallan Çemi Höyüğü ilk olarak 1990 yılında fark edildi. Bölgede araştırma yapan Michael Rosenberg ve H. Togul burada yaptıkları yüzey çalışmalarında bezemeli taş kaplara rastladı. Buluntular sonucunda Diyarbakır Müzesi, bölgede arkeoloji çalışmaları başlattı. Söz konusu kazılarda bölgenin üç yapı evresi geçirdiği anlaşıldı. Batman’ın turizm açısından kayda değer bölgesi olan Hallan Çemi Höyüğü, mutlaka ziyaret edilmesi gereken yapılar içinde yer alıyor.

Hasankeyf  Yol Geçen Hanı

Yüzyıllardır halk arasında Yolgeçen Hanı olarak bilinen ve yaklaşık bin kişilik kapasiteye sahip olan Hasankeyf Yol Geçen Hanı, yekpare taştan yapılmış doğal mağara görünümündedir ve kale altında bulunur. Ağzı Dicle Nehri’ne doğru açılan bu doğal mağaranın içinde su depolamak için bir mahzen ve kaleye çıkmak için bir de gizli yol bulunur.
Ulaşımın suyolları ve kanalları ile yapıldığı dönemlerde, Dicle Nehri’nin karşı sahiline gidip gelmek için ulaşım aracı olarak sal ve kelekler kullanılıyordu. Sal ve keleklerle karşıya geçen bu sırada dinlenen hatta geceye kalanların yatarak sabahladığı bu loş mekânın ve içinde barındırdığı hava akımı ile de insan bünyesine son derece uygun özellikteydi. Yazın serin, kışın ılık olan mağaranın içindeki bu atmosfer, halihazırda aynı özelliklerini koruyor. Dinlenmek için adeta insanı içine çeken bu mistik ortam; dini, dili, ırkı bilinmeyen, geleni-gideni, gireni-çıkanı belli olmayan ancak tarih boyunca her daim yoğun insan trafiğine sahne olan bu mağaraya ‘Yolgeçen Hanı’ adı verilir. Hasankeyf’teki sosyal ve kültürel yaşamın bir parçası konumuna gelen bu istisnai mekân, her devirde han olarak kullanılmıştır.
ve insanların dinlenmesi için kullanılan bu doğal mağara, günümüzde de yerli ve yabancı birçok turistin uğrak yerlerinden biri olmuştur. Öte yandan Yol Geçen Hanı’ndan Hasankeyf Kalesi’ne çıkan gizli bir geçit olduğunu söylemiştik. Eski dönemlerden bu yana mağara içinde bir ulaşım yolu olarak kullanılan bu gizli geçit, mağaranın yazın serin, kışın ise ılık olmasında da etkili oluyordu.

Hasankeyf Ören Yeri

Hasankeyf bölgesi içinde bulunan doğa harikası yerlerinden biri de Hasankeyf Ören Yeri’dir. Güney ve güneydoğudan çevreleyen kalkerli arazi yapısının verdiği imkânlarla, sanki doğa ve insanın el ele vererek ortaya çıkardıkları mağara evler ile oluşturulan derin ve heybetli kanyonlar, söz konusu muhteşem yeryüzü şeklini meydana getirmiştir. Dört bini aşkın mağaranın bulunduğu bu bölge, dünyada benzeri az bulunan bir doğa harikası olarak bölgenin kayda değer turizm kaynakları arasında yer alır. Dicle Nehri’nin menderesler çizerek aktığı binlerce yıllık süreçte oluşan dar vadiler, sel sularının yamaçlardan akarak, bölgede oluşan derin çukurlarla muazzam yeryüzü şekillerinin seyrine doyum olmuyor. Hasankeyf, yerli turistler kadar yabancı turistlerin de ilgi odağı konumundadır. Dünya üzerinde eşine az rastlanan doğa oluşumları arasında keyifli ve bir o kadar tarih kokan bir gezi gerçekleştirebilirsiniz. Tüm insanlık tarihini gözler önüne seren Hasankeyf Ören Yeri, her köşesinde farklı bir dönemin izlerini taşır.

El Rızk Cami

Dicle Nehri üzerindeki On Kemerli Devlet Demiryolları Köprüsü’nün hemen yanında bulunan El Rızk Camii, geçmişten günümüze kadar gelebilen ender yapılardan biridir. Halihazırda caminin birçok bölümü yıkılsa da ince bir işçiliğe sahip olan minaresi sağlam şekilde varlık gösteriyor. Tarihler boyunca Dicle Nehri’ne eşlik eden El Rızk Camii, Hasankeyf’in simgelerinden biri konumundadır. 1409 yılında inşa edildiği düşünülen caminin banisi ise Eyyubi Sultan Süleyman’dır. Batman sınırları içinde yer alan Hasankeyf’te yapacağınız yolculukta listenize mutlaka dahil etmeniz gereken bir yapı olan El Rızk Camii, heybetli minaresiyle sizi bekliyor olacaktır.

Zeynel Bey Kümbeti

1460 ila 1486 yıllarından bugüne kadar gelen Zeynel Bey Kümbeti, Anadolu’daki anıt mezarların ilk örneği olarak kabul edilir. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey için yapıldığı tahmin edilen Akkoyunlu Beyliği devrine ait bir anıt mezardır. Anadolu’daki anıt mezar geleneğinin ilk örneği olan Zeynel Bey Kümbetinin kuzey kapısı üzerindeki kitabede Bahadır Han Hasan Bey’in oğlu Zeynel Bey için yapıldığı yazılıdır. Daire planlı mezar odasının üzerinde, dıştan daire plan içten de sekizgen plan sürdürülerek esas gövde yapısı yapılmıştır. Tavanı kubbe şeklindedir ve konik bir külahla örtülmüştür. Gövde kısmını dıştan çevreleyen alt alta üç sıra halindeki çinilerle yazılmış ‘Allah-Muhammed-Ali’ yazıları, kümbetin mimari yapısına ayrı bir estetik katmıştır.

İmam Abdullah Zaviyesi

Hasankeyf Köprüsü’ne girerken soldaki tepe üzerinde bulunan İmam Abdullah Zaviyesi, Dicle Nehri’ne kuzeyden bakan bir mezarlık kümesinin ortasında bulunur. İmam Abdullah M.S. 638 yılında Hasankeyf Kalesi’ni altı yüz yıllık Bizans hakimiyetinden kurtarmak üzere düzenlenen son İslami seferde, Halid Bin Velid’in ünlü komutanı İyaz Bin Ganem’in sağ kolu olarak savaşmış ve şehit düşmüştür.
Dikdörtgen bir avlu içinde, kare planlı olarak inşa edilen İmam Abdullah türbesinin sağ köşesinde yine kare şeklinde inşa edilmiş bir kule bulunur. Ayrıca türbenin güneyinde uzun dikdörtgen şeklinde yapılmış bir de mescit vardır. Türbe ile kule arasındaki beşik tonozlu girişin kapı kanatlarının ahşap oymacılığında ve türbenin kubbesinde bulunan alemdeki incelik, 14.yüzyıl sanat zevkinin özelliklerini taşır. Sanat değeri ve işçilik özellikleri ile yüksek değer taşıyan bu kapı, hali hazırda Diyarbakır Müzesi’nde sergileniyor. İmam Abdullah Zaviyesi, her yıl haziran ayında köylüler tarafından yoğun olarak ziyaret edilir. Haziranın ilk haftasında adaklar adanır, dilekler dilenir.

Kozluk Kalesi

Kozluk Kalesi; Hasankeyf, Siirt ve Maiferkeyn (Silvan) arasındaki üçgende yer alan Erzen bölgesinin önemli kalelerinden biridir. Kale, M.S. 416 yılında Pers Hanedanı için dini bir merkez olarak kayalık bir tepe üzerine inşa edilir. Ancak zamanla ortaçağın bu bölgesinden geçen İpek Yolu’nun önemli bir üssü olarak bütün ulaşımı kontrol eder bir konuma gelir. Uzun yıllar İran İmparatorluğu sınırları içinde kalan Kozluk Kalesi, 5. Yüzyılda bir Nasturi piskoposluğunun merkezi durumundaydı. M.S.639 yılında İyaz Bin Ganem komutasındaki Müslüman orduları tarafından ele geçirildi. Oldukça harap ve bakımsız durumda olan kale, Kozluk ilçe merkezinin Kale Mahallesi’nde yer alır. Tarihi yapılarla ilgileniyorsanız ve gezilerinizin çoğu tarihsel yapılardan oluşuyorsa Kozluk Kalesi’ni listenize dahil edin.
Batman’da yer alan Kozluk Kalesi, şehrin diğer kalelerine oranla daha sağlam yapıdadır. M.S. 416 yılında inşa edildiği tahmin edilen yapı, oldukça kayalık bir tepede bulunur ve kalenin bir diğer adı da Hezo Kalesi olarak bilinir.

Rabat Kalesi

Batman’da son zamanlarda turizme kazandırılması için çalışmalara başlanan Rabat Kalesi, bölgenin tarihine ışık tutan en eski yapılarından biridir. 4. Yüzyılın başında Erzen bölgesinin paylaşımı üzerine Persler ve Bizanslılar arasında başlayan savaşlar, bu yüzyılın sonuna kadar sürdü. İşte bu dönemde savunma ve saldırı amaçlı Bizanslılar tarafından yapılan kalelerden biri olan Rabat Kalesi, Kozluk ilçesinin 18 kilometre kuzeyinde bulunur.

Kandil Kalesi

Yapıldığı dönemde kayda değer öneme sahip olan Kandil Kalesi, tıpkı ilçede bulunan diğer kaleler gibi Bizanslılar tarafından inşa edildi. Kozluk ilçesinin 6 kilometre kuzey batısında, Sason’a giden eski yol üzerindeki Bölükkonak (Hergemo) Köyü’nün güneyinde bulunan bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Kale, doğudaki kalelerin tahkimi amacıyla ve dış güçlerin Erzen bölgesine girişini önlemek üzere 4. Yüzyılın ilk çeyreğinde Bizanslılar tarafından inşa edildi. Geçmişi 4. yüzyıla kadar uzanan Kandil Kalesi, Batman’ın tarihine ışık tutan yapıları arasında yer alır.

Batman yöresine özgü lezzetlerle tatilinizi lezzetlendirin

Güneydoğu Anadolu’ya has lezzetli yemeklerin tümü Batman mutfağında da bulunur. Çok nezih ortamlarda misafirlere özenerek ikram edilen yemeklerin temelini et, süt ve un oluşturur. Başka bir ifadeyle et, süt ürünleri ile hamur işlerinden oluşan bu yemekler Güneydoğu Anadolu’nun da zenginliklerinden biridir. Bol yağlı et yemekleri yanında, içli köfteler, taze ve kurutulmuş sumaklı dolmalar, bumbar ve bağırsak dolmaları, Şam böreği, çiğ köfte, yöreye özgü çamurdan yapılan tandırlarda pişirilen tandır ekmeği, perde pilav, mercimek ve yayla çorbaları Batman mutfağının başlıca yemekleri arasındadır.
Türkiye’nin hemen her şehrinde olduğu gibi Batman’da kendine has yöresel lezzetleriyle öne çıkar. Batman sofrasında sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılara kadar çeşitli, lezzetli ve doyurucu yemekleri ile diğer kentlerden ayrılır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan Batman, bulunduğu coğrafi şartlar itibarıyla zengin bir mutfak kültürüne, orijinal lezzetlere sahiptir. Batman iline özgü birçok meşhur yemek, içecek, hamur işi ve tatlılar bulunur. Ama Batman denince akla ilk gelen yöresel lezzetleri başta mehir, kütülk, çiğ köfte, perde pilav olarak sıralamak mümkündür. Bu yöresel lezzetlerin dışında Batman’a özgü diğer yöresel lezzetler; ayran çorbası (mehir), içli köfte (kütülk), işkembe dolması (ur u rovi), kaburga dolması, kuru dolma, türlü (tırşık), bağısak dolması, çiğ köfte, perde pilav, mercimek çorbası, yayla çorbası, tandır ekmeği, Şam böreği olarak bilinir.

Düzenlenen etkinlik ve festivallerle ‘marka kent’ algısı yaratılması amaçlanıyor

Batman’da her yıl düzenlenen festival ve etkinliklerle bölgenin daha geniş kitlelerce tanınması amaçlanıyor. Bu kapsamda bölgede yemekten sanata, kültürden tarihe, gençlikten spora kadar birçok temada festival ve etkinliğe rastlamak mümkündür. Bölge halkı ve turistlerin kaynaşmasına da vesile olan bu etkinlikler yerel yönetimlerin olduğu kadar sivil toplum kuruluşlarının da imzasını taşıyor. Söz konusu etkinlik, şenlik, anma ve festivallerden bazılarını sizler için araştırdık.

Şeyh Halit’i Anma Ekinlikleri

Her yıl 25 Mayıs’ta düzenlenen Zilan Türbesi’nde Şeyh Halit’i anma etkinlikler süresince 5 bini aşan çadırlarda konaklama yapılıyor.

Hasankeyf Kültür Sanat Festivali

Her yılın ekim ayında düzenli olarak düzenlenen etkinliklerde; konser, sergi, açık tartışma platformları gibi çeşitli çalışmalar bu festivalde toplanıyor. Katılımın oldukça yüksek olduğu festivalde gazeteci ve yayıncı görmek mümkündür.

Bal ve Ceviz Festivali

Bal ve cevizi seviyorsanız, her yıl 27 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında Sason’da düzenlenen Bal ve Ceviz Festivali tam size göre. Festivalin amacı dünyaca ünlü Sason balı cevizinin geniş kitlelere sevdirilmesi ve duyurulmasıdır. Her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen bu festival yıllar içinde bir gelenek konumuna geldi.
Görüldüğü üzere Batman’ın festivalleri hem tarihi yerleri tanıtılmasında hem de şehrin ürettiği lezzetlerin yayılmasında kayda değer öneme sahiptir. Yukarıda belirttiğimiz festivallerin yanı sıra özellikle mayıs ayında düzenlenen gençlik festivallerinde konser ve sanat etkinlikleri de yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisine neden oluyor. Yine kentte her yıl 16 Mayıs’ta düzenlenen Mereto Yaylası Helkis Şenlikleri, Sason Belediye Başkanlığı tarafından düzenleniyor. Etkinlik kapsamında Mereto Zirvesi’ne doğru zorlu bir yürüyüş yapılıyor. Bu yürüyüşün bölgeye özel bir de efsanesi bulunur.
Batman Gezi Rehberi

Batman Gezi Rehberi


Yalnızca bölgede yaşayabileceğiniz sıra dışı ve samimi bir ‘dost muhabbeti’

Batman gece hayatı il merkezinde bulunan kafe, restoran ve otellerin barları ile kısıtlıdır. Ancak bölge insanının kültürel etkinleri alışılmışın dışında bir gece hayatı sunar. Yörenin meşhur sıra geceleri ve dost meclisleri insanların bir araya geldiği, eğlendikleri zaman dilimleri yaratır. Bu gecelerde buluşan bölge insanları yanık sesleriyle türkü söyler, çiğ köfte yoğurur ve sohbet ederler. Sıra gecelerinin düzenlediği mekanlar daha çok türkü evleri ve etkinlik salonlarından oluşur. Antik Türkü Evi bunlardan biri olup her cumartesi gecesi eğlence düzenlenir. Batman’daki bir diğer eğlence ise Nargile kafelerde buluşmaktır.  Genellikle şehir merkezinde bulunan nargile kafelerden en popüler olanları ise; Saray Nargile Kafe, Hasan Paşa Nargile ve Kahve Evi, Vip Nargile&Cafe’dir.

Sonuçları sırala:

Mesopotamia Hotel Batman
Batman Türkiye

0 görüşler

Mesopotamia Hotel Batman;  şehrin en merkezi yerinde olup, kentin her yönüne  kolaylıkla ulaşablirsiniz. Şehir otagarına 1 km,  Batman havalimanı'na 3 km mesafedir.

ortalama fiyatı140TL SEÇİN