TatilCity.NETTatilCity.NET

Harran Gezi Rehberi

Şanlıurfa Harran Gezi Rehberi

Şanlıurfa Harran Gezi Rehberi


Şanlıurfa’nın Suriye sınırına yakın olan ilçesi olan Harran, il merkezine 44 kilometre mesafededir. Atina, Mardin, Şanlıurfa gibi dünyanın en önemli bilim merkezlerinden biri olma özelliği taşıyan ilçede, medeniyetin ilk üniversitesi vardır. Şanlıurfa'daki Harran Üniversitesi de adını yine bu ilçeden almıştır. Üniversite, İbni Teymiyye ve Battani gibi bilim adamlarının yetişmesinde etkili olmuştur.
Kuzey Mezopotamya'nın en eski yerleşim bölgelerinden olan Harran’da ilçe halkının tamamını, Arap kökenlidir. Bu nedenle ilçede Arap kültürü egemendir. M.Ö. 2000’li yıllara dayanan şehrin kadim geçmişi, Harran adının ilk geçtiği buluntulara, Ebla'da bulunan M.Ö. 2250 yıllarına ait çivi yazılı tabletlere ev sahipliği yapar. Bu tabletlerde şehrin ‘Ha-ra-an’ olarak olduğu bilinmektedir. Yine aynı dönemlere ait olan ve Kültepe'yle Mari'de yer alan çivi yazılı tabletlerdeyse kentin adı ‘Har-ra-na’ veya ‘Ha-ra-na’ şeklinde ifade edilir. Bu adlar, Sümerce ve Akat dilinde ‘seyahat’ veya ‘kervan’ anlamına gelen "haran-u"dan gelmektedir. Bazı başka kaynaklarda ise bu sözcüğün ‘kesişen yollar’ veya ‘şiddetli sıcak’ anlamına gelmektedir.
Şanlıurfa Harran Gezilecek Yerler

Şanlıurfa Harran Gezilecek Yerler


Harran’da gezilecek yerler

İbrahim Peygamber’in yaşamının bir bölümünü geçirdiği ve İncil'de aynı isimle başka bir kent olduğuna inanılan Harran, doğunun en gizemli merkezlerinden biri kabul edilir. Bu kutsal yapısının yanı sıra koni çatılı evleri, tarihin en eski İslam Üniversitesi’ne ev sahipliği yapması,  8. Yüzyıl’dan kalma kent surları ve kalesi ile Harran adeta bir açık hava müzesi zenginliği ile her yıl yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır.

Harran Evleri

Harran, zengin tarihi ve doğal güzelliği ile bölgede birçok medeniyete vatan olmuştur. Geçmişten gelen bu güzellikleri günümüze kadar taşımayı başaran kentte en çok ilgi çeken yapılar ise tarihi ve kültürel hazinesi olarak değerlendirilen Harran evleridir. 3 bin yıllık koni biçimindeki bu evler, köylüler tarafından Harran harabelerindeki antik mimari kalıntılardan toplanan tuğlalarla yapmıştır. Kare bir alanın üzerini örten külah biçimindeki kubbeden meydana gelen evlerde yan yana gelen tek kubbeler iç avluda kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Böylece içeride geniş bir oturma alanı elde edilen evlerin başka bir özelliği ise bölgenin iklimine uygun olarak, yazın serin kışın da sıcak olmasıdır. Halkın bizzat deneyimlediği ilginç olan durum ise; söz konusu evlerde tavukların daha çok yumurtladığı, at gibi binek hayvanlarının daha uysal olduğu, kuru soğanların daha çabuk filizlendiği ve yiyeceklerin bozulmadığı gözlemlenmiştir.
Öte yandan 1979 yılında, arkeolojik ve kentsel SİT alanı ilan edilen Harran’da, kültürel bir miras olan koni kubbeli bu evler koruma altına alınmıştır. Ören yerinden malzeme toplanması, kanal açılması ve ne çeşit olursa olsun inşaat yapılması kesinlikle yasaktır. 80’li  yıllarda yapılan sayımda 960 adet olduğu belirlenen kubbelerin bu adedi dondurulmuştur. Biri kalenin içinde, diğeri yerleşim bölgesinde olmak üzere, iki Harran evi restore edilmiş ve kullanıma açılmıştır. Bu iki ev günümüzde günübirlik tesis olarak hizmet vermektedir. Tescilli evlerin birkaçında halihazırda ikamet edenlere rastlamak mümkündür.

Harran Üniversitesi

11. yüzyıla kadar büyük bir bilim ve irfan merkezi kabul edilen Harran’ın en önemli özelliği, Abbasi Hükümdarı Harun Reşit’in yaptırdığı, dünyaca ünlü Harran Üniversitesi’ni sınırları içinde barındırmıştır. İlkçağ felsefe ekolünün merkezi, sonrasında da Arap düşünce sisteminin kaynağı kabul edilen Harran Üniversitesi; özellikle din, gökbilim, tıp, matematik ve felsefe alanlarında bilimsel çalışmalarıyla öne çıkmış ve tarihe damgasını vuran birçok bilim insanının yetiştirilmesinde etkili olmuştur. Felsefede ağırlığın Platon, Aristoteles, Plotinos gibi bilginlerde olduğu üniversitede, Farabi’nin de kısa bir süre öğrenim görmüştür. Günümüze ulaşan kalıntılarının büyük birçoğunun İslam öncesi ve İslam dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Bu görkemli ve bilimsel akademiden bugüne kalan en sağlam yapı gözetleme (astronomi) kulesidir. Ancak söz konusu bölgede kazıları çalışmalarının devam ettiğini belirtmek de fayda var.

Harran Kalesi

Kentin güneydoğusunda bulunan Harran Kalesi, ilçenin simge yapılarından biridir. Her kilometresinde geçmişi izlerine rastlayabileceğiniz Harran’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunan Harran Kalesi, iç kale ve aşağı sur olmak üzere iki bölümden meydana gelir.
Şehrin güneydoğusunda, şehir suruna bitişik olarak inşa edilen iç kale, dikdörtgen planlı ve orijinal bir tasarıma sahiptir. Köşelerinde onikigen kuleleri bulunan iç kalede 90 metreye 130 metre ölçülerinden oluşur. Üç katlı olan kale, İslami kaynaklara göre kalenin bulunduğu bölgede daha önceleri bir Sabii Tapınağı’nın olduğunu anlatmaktadır. Emevi halifesi II. Mervan tarafından 10 milyon dirhem altın harcanarak yaptırılan sarayın, kalenin esasını oluşturduğu kabul edilmektedir. Araştırmacılar kalenin içinde 50 koridor ve 150 oda bulunduğunu söylemektedir. Fakat zaman içinde meydana gelen çökme ve deprem gibi doğal olaylar söz konusu oda ve koridorların kaybolmasına hatta yok olmasına neden olmuştur. 1951 yılında Türk-İngiliz bilim insanlarının bölgede yaptığı ortak kazılar sonucunda, kalenin doğu bölümünde iki yanı aslan kabartmalı bir kapı bulunmuştur. Bu kapının üzerinde bulunan Arapça kitabe, kalenin 1059 yılında Fatimiler tarafından yenilendiğini anlatmaktadır. İç kale’nin bir bölümünde yapılan restorasyonda; havan, sini ve kazan gibi yaklaşık 100 farklı madeni mutfak gereci bulunmuştur.
Kenti çevreleyen ve daire şeklinde planlanmış dış kalenin burç yüksekliği 15 ila 17 metre arasında değişkenlik gösterir. Surları uzunluğu dört kilometre, yüksekliği ise metreden oluşur. Halep, Rakka, Aslanlı, Musul, Bağdat ve Anadolu adında altı kapısı olan ve bu kapılarla dışa açılan kalenin yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Maalesef bugün yalnızca Halep Kapısı görünebilen kalede, her ne kadar surlar yıkılmış olsa bile, Harran Kalesi tarihi güzelliğinden ve gizemli yapısından hiçbir şey kaybetmemiştir.

Mecm Kapısı

Harran şehrinin kapılarından biri diğeri ise, Mecm Kapısı’dır. Bu kapının üzerinde “Men Arefe Te’ellehe” yani “Kendini bilen kişi ilahileşir” yazar. Harran gezinizde mutlaka listenize eklemeniz gereken Mecm Kapısı, ilçenin zengin tarihi yapısı hakkında bilgi vermektedir.

Firdevs Camüharran Ulu Sin Camii (Sin Mabedi/Tapınağı)

Harran höyüğünün kuzeydoğu eteğinde yer alan Firdevs Camüharran Ulu Sin Camii’nin, Emevi hükümdarı II. Mervan tarafından 744-750 yılları arasında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Bazı kaynaklarda, Cami-el Firdevs (Cennet Camii) ve “Cuma Camii” olarak da geçer. Caminin aslında, Sabilerin taptığı ‘Ay Tanrısı Sin’e adanmış bir tapınak olduğu kabul edilir. Babil dönemine ait olan ünlü ‘Sin Mabedi’, Harran’da inşa edilmiştir. Bu özelliği ile bilinen en eski anıtsal eser kabul edilir. Müslümanlar Harran’ı almasının ardından tapınak, yerine cami yapılmıştır. Sabiler’e ise kendi tapınaklarını yeniden yapmaları için başka bir yer gösterilmiştir. 1174’te Halep Hükümdarı Nureddin Mahmut Zengi tarafından, önemli ölçüde yenilenen ve genişletilen cami, taş işçiliği ve süslemeleri ile görülmeye değerdir.

Harran Höyüğü

Kentin ortasında bulunan tepe, 1885 tarihli Halep Salnamesinde, Tel İbrahim diye adlandırılmıştır. Oldukça geniş bir alana sahiptir ve yüksekliği 22 metredir. Yapılan kazılarda üst tabakada, 13. yüzyıl İslami devrine ait bir şehir kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Kazılar sonucunda bulunan bu şehirde; kare ve dikdörtgen planlı, içinde su kuyularının olduğu avlulara açılan odalardan meydana gelen bitişik şekillerde evler, bu evlerin oluşturduğu dar sokaklar ve ortasında büyük bir kuyunun yer aldığı meydan vardır.

Şuayb Şehri Harabeleri

Harran'a 45 kilometre uzaklıktaki Şuayb Şehri’nin kalıntıları, Roma-Bizans dönemine aittir. Yüzlerce kaya mezarı üzerine, kesme taşlardan yapıların inşa edilmesiyle oluşturulan şehir, bugüne birkaç duvar ve temel kalıntısını taşıyabilmiştir. Şehrin kalıntıları arasında bulunan bir mağara ev, Şuayb Peygamber’in yaşadığı ev olarak bilinmektedir.

Harran’da nerede ne yenir?

Harran mutfağı aslında, Urfa mutfağının daha minimize bir modelidir. Ama yine de Harran geziniz sırasında yöreye özgü lezzetler bulmanızda mümkündür. Bunlardan biri, patateslerin kubbe şeklinde kesilerek tepsiye dizilip, fırında pişirilmesiyle yapılan Harran'ın geleneksel yemeği, patates kubbesi mutlaka tatmanız gereken lezzetlerdendir. Ayrıca parça et ve patlıcanla yapılan Harran Çömleği, biraz ağır yemek olsa da denemelisiniz. Ayrıca bölgede hemen hemen her yerde karşınıza çıkacak olan çiğ köfte dükkanlarında tadacağınız bu çiğköfte daha önce tatmadığınız lezzetlerden…
Yöreye özgü geleneksel içecek Harran Mırrası ise, damaklarınızda ayrı bir tat bırakacak. Harran’ın popüler restoranlarından Harran Çamlık Restoran, Harran’ın hemen girişinde yer alır. Restoranda, et ve tavuk çeşitlerinin yanı sıra taze balık, hindi ve yöreye özgü her türlü kebap çeşidi bulmanız mümkündür. 20 dönümlük bir arazinin ortasında açık havada hizmet veren restoran, yörenin en ünlü lezzet durağı olma özelliği ile en bilinen mekanıdır. Kervan Kafe de ayrı bir alternatiftir.

Şanlıurfa Harran Gece Hayatı


Harran’da gece hayatı

Zengin kültürel birikimi ile dikkat çeken Harran’da maalesef hareketli bir gece hayatından bahsetmek mümkün değildir. Konaklamanın sınırlı olduğu ilçede şehir merkezine kalkan minibüslerin son seferlerinin erken saatte olması gece hayatının gelişmemesi noktasında etkili olmuştur. Bu nedenle özellikle dışarıdan gelen misafirler genelde konaklamak için Şanlıurfa’yı tercih etmektedir. Harran’da kalanlar, akşam saatlerinde sakin ortamda uzun yürüyüşler yapabilirler. Şanlıurfa’da ise otellerin barları geç saatlere kadar hizmet vermektedir. Ayrıca bölgede çok sayıda ve her zevke uygun kafe bulmanızda mümkündür.