
Muş - Kültür Tarih
Anadolu'nun kapısını Türklere açan
Malazgirt, kent tarihinde belirleyicidir
Muş'un kuruluşu ile ilgili birçok farklı görüş vardır. Sırasıyla bu rivayetleri sizlere paylaşacağız. Muş adı, İbranice Muşa yani sulak,verimli ve otlak kelimesi anlamına geldiği varsayımından yola çıkan tarihçiler, kentin kuzey Sami halkları tarafından kurulmuş olabileceğini düşünüyor. Tarihi çok eskilere dayanan Muş'un kuruluşuna yönelik ikinci rivayet dini bir motivasyon taşır. Buna göre; Nuh'un oğlu Yasef'in torunu Muş oğulları tarafından kurulduğu kabul edilir. Bir diğer söylenceye göre ise; Muş, Trakya'dan Ege'ye girip oradan Anadolu'ya giren Muşki kavmi tarafından kurulmuş olabileceği yönündedir.
Bu düşünceyi tarihsel kökenleri ile Muş özgülünde düşünüldüğünde olabilme ihtimali biraz daha yüksektir. Kimi kayıtlara göre, tarihte Prigyalılar olarak bilinen milletin bir kavmi olan Muşkiler, Muş güneyinde yaşamışlar. Bugün Kızıl Ziyaret Tepesi’nde bulunan kalenin de söz konusu kavim tarafından yapıldığı farz edilir. Kalenin daha sonra Kanunî Sultan Süleyman tarafından yıkıldığını ortaya koyan belgeler, Muş çevresinde bulunan birçok tarihi eserin Muşkilerin işareti kabul edilen ‘yonca kabartması’na rastlanır. Muşkilerin Anadolu'ya girdikleri tarihin İ.Ö 2000 olması ve Muş'un tarihçesinin 4 binli yıllarda başlamasına denk gelmesi, bu tezi daha kabul edilebilir kılıyor.
Her ilçesinde bambaşka bir güzellik bulacağınız kent ilçelerine zaman ayırın
Merkez
Merkez bucağa bağlı 30, Kızılağaç bucağına bağlı 15, Mercimekkale bucağına bağlı 31, Yaygın (Ziyaret) bucağına bağlı 20 köy bulunur. Muş Ovası’nda yer alan ilçenin toprakları genelde düzdür. Güneyinde Muş Güneyi Dağları ve Karaçavuş Dağları, kuzeybatısını Şerafettin Dağı, kuzeydoğusunu ise Otluk Dağları ile çevriğli olan ilçenin başlıca akarsuları ise; Murad Irmağı ve Karasu’dur. İlçe halkının en büyük geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Başlıca buğday, şekerpancarı, nohut, arpa ve tütün yetiştirilen ilçede, hayvancılık da öne çıkan diğer faaliyetlerdendir. Öte yandan Çavuş Dağı’nın kuzeydoğu eteklerinde bulunan Merkez ilçe, ovaya doğru yayılır. İlçeye merkezden geçen Elazığ-Tatvan demiryolu ve Bingöl-Tatvan karayolu ile ulaşmak oldukça kolaydır.
Bulanık
Merkez bucağına bağlı 22, Esentepe bucağına bağlı 19, Karaağıl bucağına bağlı 21 köyü bulunur. Yüzölçümü bin 706 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip olan ilçe, yüksek dağlarla çevrili ovadan meydana gelmiştir. Kuzeybatısında Akdoğan Dağı, güneyinde Bilican Dağları, güneybatısında Otluk Dağları bulunan Bulanık ilçesinin en büyük akarsuyu ise Murad Irmağıdır. Buna ilave, ilçe merkezinin güney tarafında Haçlı Gölü yer alır. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı olan ilçede yetişen tarım ürünlerini; arpa, buğday ve şeker pancarı şeklinde sıralamak mümkündür. Hayvancılığın kayda değer bir gelir kaynağı olduğu ilçede özellikle koyun ve sığır beslenir. İlçe merkezi Murad Suyu’nun kollarından birisinin kenarında Bulanık Ovası’nda kuruludur. Denizden yüksekliği bin 480 metre olan ilçe, il merkezine 113 kilometre mesafededir. Muş-Malazgirt karayolunun ilçeden geçmesi nedeniyle ulaşım kolaydır.
Hasköy
Merkez bucağına bağlı 12 köyü bulunur. Güneyinde Muş Güney Dağları, orta kesiminde ise Muş Ovası bulunan ilçe toprakları genelde düzdür. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan ilçede genelde arpa, buğday ve şekerpancarı yetiştirilir. Hayvancılığın da önemli bir gelir kaynağı olduğu ilçede en çok koyun ve sığr beslenir. İl merkezi, Muş Tohan karayolunun yakınında Muş Ovasında kurulu olan Hasköy, Merkez bucağına bağlı köy konumundayken 1987 yılında ilçe statüsüne kalvuştu.
Korkut
Merkez’e bağlı 37 köyü bulunan Korkurt ilçesi, Muş Ovası üzerine kuruludur. İlçenin kuzey bölümü Otluk Dağları nedeniyle engebeli bir yapıya sahiptir. Başlıca akarsuyu Murad Irmağı olan ilçenin, başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. İlçede yetişen tarım ürünlerini buğday, arpa ve şekerpancarı şeklinde sıralamak mümkündür. Hayvancılık da yapılan ilçede en koyun ve sığır besleniyor. Muş-Bulanık karayolu üzerinde yer alan ilçe, 1990 yılında ilçe statüsüne kavuştu.
Malazgirt
Merkez bucağına bağlı 17, Karakaçan bucağına bağlı 14, Nurettin bucağına bağlı 14, Aktuzla bucağına bağlı 22 köyü bulunan ilçenin yüzölçümü bin 534 kilometrekaredir. İlçe topraklarının kayda değer bölümü bin 500 metre yükseklikteki düzlüklerden oluşur. Doğusunda Top, güney ve güneydoğusunda Süphan Dağı yer alan ilçeyi, Murad Suyu ve kolları sular. Murad Irmağı vadisinde bulunan düzlükler ‘Malazgirt Ovası’ olarak adlandırılır. Ekonomisi tarım vehayvancılığa dayalı olan ilçede ağrılıklı olarak şekerpancarı, buğday ve arpa yetiştirilir. Ayrıca az miktarda da ayçiçeği, elma, armut yetiştirilen ilçede yaylacılık metoduyla hayvancılık yapılır. Bunun yanı sıra ilçede özellikle evlerde bulunan tezgahlarda halı ve kilim dokumacılığı da ilçenin diğer ekonomik faaliyetleri arasında sıralanabilir. Öte yandan Malazgirt Ovası üzerinde kurulu olan Malazgirt ilçesi, il merkezine 135 kilometre uzaklıktadır. Türk tarihinin en büyük zaferlerinden birinin kazanıldığı Malazgirt Ovası’nda bulunan ilçenin, Türkiye tarihinde kayda değer önemi vardır.
Varto
Merkez bucağına bağlı 47, Çaylar bucağına bağlı 21 ve Karaköy bucağına bağlı 18 köyü bulunan Varto ilçesinin yüzölçümü bin 418 kilometrekaredir. İlçe topraklarının dağlık olduğu görülen ilçenin kuzeyinde Bingöl Dağları, doğusunda Akdoğan Dağı, güneyinde Otluk Dağları, güneybatısında Şerafettin Dağı bulunur. Dağlardan kaynaklanan suları Murad Irmağı’nda toplanır. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan Varto ilçesinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği önemli bir geçim kaynağıdır. İlçede tarıma uygun arazi bulunmaz. Buna rağmen ilçede en çok yetiştirilen ürün buğdaydır. Evlerde yapılan helı ve kilim dokumacılığı da başkaca gelir kaynağıdır. Varto merkezi Bingöl Dağları eteklerine kuruludur. Aynı zamanda deprem kuşağı hattında bulunan ilçede yaşanan depremler, ilçenin gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir. Muş’u, Hınıs üzerinden Erzurum’a bağlayan karayolu Varto ilçesinden geçmektedir. İl merkezine 56 kilometre uzaklıkta bulunan Varto ilçesi, tüm bunlara rağmen Muş’un gelişme gösteren ilçeleri arasında yer alır.
Tarihi güzellikleri ile öne çıkan Muş'ta gezilecek birçok yer var
Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Muş iline bağlı altı ilçe bulunur. Tarihi dokusu ve doğal güzellikleri ile bilinen Muş, özellikle Türklere Anadolu kapılarını açan Malazgirt Meydan Savaşı'nın Malazgirt ilçesinde gerçekleşmesi nedeniyle öne çıkar. Özellikle tarihi yapısı nedeniyle görülecek birçok yere sahip olan Muş ilinde bulunan bu güzel yerleri sizin için derledik.
Karaçavuş Dağları’nın doğu tarafında bulunan ve günümüzde yayla olarak kullanılan zirvenin üzerinde kurulu olan Arak Manastırı, Muş merkeze 12 kilometre mesafededir. Manastıra ismini veren Arak (Kepenek) Köyü ise zirvenin eteklerinde bulunur. Farsça’da şarap anlamına gelen Arak kelimesi, köyün bir zamanlar üzüm ambarının olduğu ve üzüm şırası çıkarılan bir yer olduğunu düşündürüyor. Dağ üzerinde geniş düzlük üzerinde kurulu olan manastırın, yaklaşık 250 metre ötesinde büyük bir Çan Kulesi yer alır. Bu kulenin kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığına dair kesin bir bilgi bulunmuyor. Ancak manastırın işçilik ve malzemesi üzerinden yapılan değerlendirmelerde Roma dönemine ait olduğu varsayılıyor. Söz konusu kale günümüzde harap bir görüntüye sahiptir.
Geleneksel Muş Evleri
Sahip olduğu tarihsel birikim nedenyle her sokağında geçmişin izine rastlanılan Muş’ta buna başka bir örnek ise, geleneksel Muş evleridir. Malazgirt Meydan Savaşı sonrası Türkleşmeye başlayan kentte, geçmişin ayak izlerini takip edebilirsiniz. Türkleşme sürecinde yaşam tarzları ve ihtiyaçları doğrultusunda yepyeni hayat tarzı ile tanışan bölge insanları bunu konaklama ihtiyaçları kapsamında evlerine yansıtmışlardır. Bu evler, geleneksel yapıları itibarıyla diğer evlerden ayrılıyor. Söz konusu evler genelde iki katlıdır ve alt kat daha çok banyo, tuvalet, mutfak gibi ihtiyaçların karşılandığı, üst kat ise büyük bir salon ve bu salon etrafında toplanan odalardan meydana gelir.
Bu evlerde salon çok önemli bir yer tutar. Misafirperverlikleriyle bilinen bölge insanı için evlerinde salon bölümünde misafirlerini ağırlar. Ayrıca taziye ve düğünler için bu salonun büyük olması da başka bir açıklamadır. Bölgenin bir diğer özeliği ise ailelerinin çok kalabalık olmasıdır ve tüm ailenin aynı evde yaşamasıdır. Tüm bu nedenlerden kaynaklı büyük salonları bulunan bu evlerde bir önemli mekan ise mutfaktır. Çünkü mutfakta ocak bulunur. Yapılan yemekler bir makara sistemiyle üst katta taşınır. Ayrıca geniş bir avlusu da bulunan bu geleneksel evlerde avluda oldukça önemlidir. Zira avlu denilen bölüm; odunluk, tandır evi, ahır ve samanlıktan oluşur. Estetik görünümü açısından Anadolu Selçukluların mimarisinin özelliklerini taşıyan bu evler, genelde topraktan yapılmıştır.
Kente yolunuz düştüğünde görmeniz gereken yerlerden biri de Muş Kalesi’dir. Muş merkezde bulunan kalenin kim tarafından ve ne zaman yapıldığına dair kesin bilgi bulunmuyor. Tarihte Moğol ve Ermeni istilalarına uğrayan ve tahrip edilen Muş Kalesi, Hz. Ömer döneminde Müslümanların eline geçer ve günümüzdeki konumuna ulaşır.
Muş’un Varto ilçesinde yer alan Murat Köprüsü, Selçuklu mimarisi özellikleri taşımakla birlikte köprünün, ne zaman yapıldığına dair kesin bilgi bulunmuyor. Yapımında kesme ve moloz taş kullanılan Murat Köprüsü, yapılan birçok onarım ve tadilat ile günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu harika mimariye sahip olan köprüyü mutlaka ziyaret etmenizi öneririz.
Muş kent merkezinde bulunan Muş Ulu Cami, avlusunda yatan Şeyh Muhammed-i Mağribib tarafından inşa edilmiştir. Cami 14. yüzyılın ikinci yarısında moloz taş kullanılarak inşa edilmiştir. Birçok kez onarımdan geçen cami, günümüzde ibadete açık konumdadır. Yolunuz düşerse bu tarihi camiyi ziyaret etmelisiniz.
Muş kent merkezinde bulunan Yukarı çarşıda yer alan Yıldız Han, 1307 yıllında Miralay Seyfi Bey tarafından inşa edilmiştir. İki katlı yapıya sahip olan Yıldız Han’ın birinci katında emanethaneler, kuyumcular, manifaturacılar, bakırcılar ve gümüşçüler çalışırdı. Üst katı ise otel gibi hizmet verirdi. Her iki katında toplam 52 dükkan bulunan han, 1916 yılında Rus İşgali sırasında ağır şekilde tahrip edilmiştir.
Varto ilçenin kuzeyinde bulunan Hamurpet Dağları eteklerinde yer alan Hamurpet Gölü, ilçeyi renklendirir. Bu göl 2 bin 149 rakıma ve 21 metre derinliğe sahiptir. Yıl boyunca suyu pek değişmeyen yıl içinde kar erimelerinden ve kaynak sulardan beslenir. Birçok kuş türüne ev sahipliği yapan gölde ayrıca sazan balığı bulunur.
Muş merkeze ortalama 137 kilometre mesafede olan Malazgirt Kalesi, Urartular döneminden kalmıştır. Bu zamana kadar medeniyete şahitlik eden kalenin yapımında Horasan harcı ve siyah taşlar kullanılmıştır. Kalenin eski adının Berber Kalesi olduğu söylenir. Malazgirt Meydan Savaşı’ndan sonra bu ismi alan kale, bin 750 metre surları ile Diyarbakır surlarına benzerlik gösterir. Bu kale birçok savaş ve afetten direkt olarak etkilenmiştir. Fakat günümüzde yerel yönetimin çalışmaları ile mesire alanı ve park yeri açılarak, halkın hizmetine açılmıştır. Kale, yöre halkından olduğu kadar birçok turisti de ağırlar.
Malazgirt Ovası’nda 1985 ila 1989 yılları arasında Kültür Turizm Bakanlığı tarafından yaptırıldı. 42 metre yüksekliğe sahip olan anıtın sütunlardan oluşur. Söz konusu Anadolu kapısını temsil ediyor. Boşluklar ise Türklerin Anadolu’ya geçişini simgeliyor. 1997 yıllında restore edilen Zafer Anıtı, her yıl 26 Ağustos tarihinde yapılan törenlerin biricik uğrak yeridir. Sizin de bu tarihlere denk düşen Muş yolculuğunuzda uğramanızı tavsiye ettiğimiz Zafer Anıtı’nda o duyguları tatmalısınız.
Muş iline 40 kilometre, Varto ilçesine ise 20 kilometre mesafede bulunan Varto Kayalıdere Ören Yeri, batısında Urartu Kalesi ve Urartu Kaya Mezarları bulunur. Kalenin II. Sarduri (M.Ö.764-735) döneminde yapıldığı tahmin ediliyor. Tarih kokan bu yapıyı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Baharın gelişiyle festivaller kenti renklendiriyor
Muş gezinizi ayarlarken ilde düzenlenen etkinlik listesine göz atabilirsiniz. Bahar aylarının gelmeye başlamasıyla artan şenlik ve festivallere katılarak seyahatinize farklı bir deneyim katabilirsiniz. Muş’ta düzenlenen etkinlik ve festivalleri sizin için derledik.
Malazgirt Zaferi Kutlamaları
Muş’un geleneksel festivallerinden biri olan Malazgirt Zaferi kutlamaları 1940 yılından bu yana devam ediyor. Birçok ilden gelen ziyaretçiler 1071 Zafer Meydanı’nda buluşuyor. Ok atma ve binicilik yarışmaları düzenliyor. Çeşitli akrabası gösterilerin de yapıldığı festival her yıl 25-26 Ağustos tarihlerinde düzenleniyor.
Lale Festivali
Bahar aylarının gelmesiyle birlikte Muş Ovası’nda büyüleyici bir güzelliğe sahne olan lalelerind tanıtımı amacıyla her yıl Muş’un Korkut ilçesinde Lale Festivali düzernleniyor. 10-11 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen festivalde lale tarlaları geziliyor ve halk oyunları eşliğinde iki gün boyunca sürüyor.
Muş’un Kurtuluş Yıldönümü
Her yıl 30 Nisan tarihinde Muş’un düşman işgalinden kurtuluşu renkli görüntülere sahne oluyor. Konuşmaların ardından halk oyunları gösterilerinin düzenlediği şenliğe yoğun katılım oluyor.
Yazın toplanan sebzeler, yapılan kavurmalarla kış yemekleri hazırlanıyor
Gelişmiş bir yemek kültürüne sahip olan Muş'ta kış mevsiminin çok uzun olması nedeniyle sonbahar gelmeden önce her aile kışın yiyecekleriini tedarik etmeye başlar. Örneğin et sıkıntısını gidermek isteyen aileler kavurma yapar. Kavurma; koyun, kuzu eti olabileceği gibi dügeden de (bir-iki yaşındaki inek) hazırlanır. Kesilen etler küçük parçalara bölünür ve haşlanır. Tenekelere doldurulan etler, kışın zorlu koşulları için muhafaza edilir. Sebze sıkıntısı için yazın alınan sebzelerden (baldırcan) domates, (isot) biber, (kara baldırcan) patlıcan, bakla, hıyar kabuğu, reyhan, nane kurutulur. Torbalara doldurularan kuru sebzeler, kışın yemek yapmak için kullanılır.
Pırvaz
Iyİce temizlenen kelem (lahana) yaprakları arasına biber ve sarımsak serpilir. Çömleklere doldurulan ve kış için hazırlarnan pırvaz, yörede kadınların en pratik olarak hazırladıkları yiyeceklerin başında gelir.
Çorti
Küçük küçük doğranan kelem yaprakları, soğan ve reyhan gibi bitkilerle (karasa) büyük küplere doldurulur ve içine bolca su eklenir. Hazırlanan ekşi hamur da bu küpün içine konur. Üzeri iyice kapatılarak kış için saklanan çorti, bölgede her evde mutlaka yapılır. Kışın kemikli et (özellikle bel bölümü (komik) eti ve boççik (kuyruk kısmı) den (dövme) ile pişirilir. Üzerine iyice kızartılan tereyağı dökülür.
Pınağun
Bölgede pınağun kelimesi aslında ekmek anlamına gelir. Muş ve yöresinde ekmek dışarıdan satın alınmaz. Evlerde yapılan ekmek için her aile evde yaşayan kişi sayısına göre yazın buğday temin eder. Buğday çuvallara doldurulur ve öğütülmesi için değirmene gönderilir. Değirmen için sıra belirlenir. Kışa hazırlık olarak başlayan ekmek yapımı süreci; buğday temini, değirmende sıraya girilmesi, buğdayın öğütülmesi tekrar çuvallanarak evlere taşınması aslında aileler için bir çeşit şenlik havasında geçer. Buğdayın öğütülmesi sırasında ailenin en büyüğü özellikle anneler, değirmene gider ve geceyi orada geçirir.
Muş Köftesi (Hafta Direği)
İyice dövülen veya çekilen kızıl, ince bulgurla yoğrulur. Daha lezzetli olabilmesi için içine bir iki tane de yumurta kırılan karışım, küçük küçük kesilir. İçi oyulan karışım daha önce hazırlanan köfte içi ile doldurulur ve ağzı kapatılır. Tencereye konulan köfte kaynamaya bırakılır. İç köfte için soğanlar küçük küçük doğranır. İçine nar taneleri veya suda haşlanan pirinç doldurulur. Yağda kavrulan bu karışımın üzerine biber dökülerek, köftenin içine konulur. Suda haşlanır, tabaklara dizilerek üzerine yağ dökülür.
Hazüt (Hez) dolması
Yağlı et ince ince çekilir. Pirinçle karıştırılan yağlı et iyice yoğrulur. Kelem (lahana) suda iyice suda haşlandıktan sonra ufak ufak parçalara kesilir. Pirinçle karıştırılan etin üzerine sumak eklenir. Lahanaların içine konularak, sıkılır. Çömleklere konularak haşlanır. Tabaklara dizilir ve üzerine yağ dökülerek yenir.
Kırçikli Kelem Dolması
Yağlı et bir miktar bulgurla karıştırılır ve iyice yoğrulur. Suda haşlanan lahana yaprakları ufak ufak parçalara ayrılır. Kesilen lahanaların için etler, küçük küçük doldurulur. Sıkılıp tencereye atılır. Her sırada bir daha önce doğranarak hazırlanan domates, biber, soğan, maydanoz gibi sebzeler de küçük küçük sıraların arasına konulur. Tencere dolunca su eklenir ve sahanlara doldurularak, üzerine yağ eklenir.
Teter Helvası
İyice kaynatılan pekmezin içine bol miktarda yağ dökülür. Sonra içine ekmekler ufalanır. İyice pişirilen helva daha sonra sahanlara doldurularak tüketilmeye hazır hale getirilir.
Kırçik
Yaz mevsiminde kurutulan salatalık kabukları, suda yıkandıktan sonra tava içine konulur ve yağda kavrulur. İçine soğan, biber de eklenir. Üzerine işkene denilen yoğurt, su, yağ ve sarımsak karışımı eklenir ve bu şekilde servis edilir.
Keşkek
Nohut ve den suda iyice haşlanır, bir tencereye konulur. Başka bir tencerede hazırlanan ve pişirilen et bu karışımın üzerine konulur. Soğan, biber ufak ufak doğranır ve üzerine eklenir. Bolca yağ karıştırılarak, kaynatılır. Kaynatıldıktan sonra tabaklara doldurulan keşkek afiyetle yenilir.
Herse
Kemiklerinden ayıklanan et suda haşlanır. Başka bir kap da den yani suda haşlanarak hazırlanmış buğday sıcak su içinde iyice kaynatılır. Et, kaynayan denin üzerine dökülür ve ardından et ve den iyice karıştırılır. Üzerine bolca yağ dökülen herse, sahanlara doldurulur.
Mırtoğe
Un yağ ile iyice karıştırılır, üzerine bir kaç tane yumurta kırılır ve karıştırılarak iyice piştikten sonra tabaklara konularak, servis edilir.
Cavbelek
Su içinde iyice pişirilen bulgur unu, kurut dennilen kurutulmuş yoğurt veya sade yoğurtla karıştırılır. Sarımsak ve soğan küçük küçük doğranarak bu karışıma eklenir. İyice pişirilen cavbelek, kaplara konulur.
Helimaşi
Nohut ile den suda iyice haşlandıktan sonra, başka bir kapta hazırlanan kemikleri sıyrılmış et parçalan bunun üzerine dökülür. Ayrıca mercimek, soğan da eklenerek, iyice karıştırılır. Karışım piştikten sonra üzerine yağ serpilir.
Jağ
Yazın toplanan ve dağlarda yetişen bir bitki olan jağ, turşu gibi tenekelerde veya benzer kaplarda mahafaza edilir. Kışın tavaya biraz yağ dökülerek, pişirilen jağ otu üzerine yumurta kırılarak, unla karıştırılır. İyice pişirildikten sonra servis edilir.
Gülük
İlkbaharda dağlarda görülen ve tadı oldukça lezzetli bir pancar çeşidi olan gülük, suda haşlanarak tüketildiği gibi yumurta veya pirinçle de pişirilebilir.